Hayatında olmak istediğin yerde değilsen, kendi önünden çekilme zamanı gelmiştir. Bilinçaltında kim olduğun ile ilgili bir inanç sistemi bulunur. Ben zannettiğin şey bu inanç sistemine göre tekrar ettiğin alışkanlık benliğindir. Alışkanlık benliği, geçmişte tekrar tekrar düşündüğün, hissettiğin ve davrandığın şeylerin sinir sistemine ve bedenine kazınmış halidir.
Alışkanlık benliği zorluklarla başa çıkarken zihninde beliren olumsuz iç sesle gösterir. Düşünme, hissetme ve tepki verme biçimcilerini belirler. Stres, kaygı, güvensizlik, hayal kırıklığı, huzursuzluk ve mutsuzluğun temel nedeni olan bu iç ses iyi olma halini sabote eder.


Hepimizin içinde ortak bir ego sesi vardır: Yargılayan. Bu ses, yaptığın hataları defalarca yüzüne vurur, gelecekle ilgili kaygıları sürekli fısıldar, başkalarında ve hayatta yanlış giden şeylere takılı kalmana sebep olur.
Yargılayan ego, diğer ego yüzlerini de tetikler; stresini ve mutsuzluğunu büyütür, verimliliğini azaltır ve ilişkilerini zedeler.
EGO’nun İşbirlikçileri
Yargılayan ego hiçbir zaman tek başına hareket etmez. Onunla birlikte çalışan başka ego yüzleri de vardır. Bu işbirlikçiler zihnini ele geçirir, seni otomatik tepkilere sürükler ve çoğu geri adımının perde arkasında yer alır. Peki bunlardan herhangi biri sana tanıdık geliyor mu?
Kaçıngan
Zor konulara girmek istemeyen, tatsız durumdan hemen uzaklaşan, hep konfor alanında kalmak isteyen
Memnun Edici
Herkesin gönlünü yapmaya çalışan, “hayır” diyemeyen, Kabul görmek ve sevilmek için başkalarının ihtiyaçlarını kendi önüne koyan
Kontrolcü
Her şeyin kendi dediği gibi olmasını isteyen, ipleri elinde tutmadığında huzursuz olan
Mükemmeliyetçi
Kusursuzluk arayışıyla detaylara takılan ve hata kabul etmeyen
Başarı Odaklı
Değerini sadece kazandığı başarılarla ölçen, hep daha fazlasını başarmak için çabalayan
Tetikte
Her an kötü bir şey olacakmış gibi diken üstünde duran, sürekli kaygı içinde yaşayan
Aşırı Analitik
Her şeyi akıl ve analizle çözen, duygulara yer bırakmayan, soğukkanlı
Kurban
Kendini hep haksızlığa uğramış, şanssız veya mağdur hisseden
Huzursuz
Hiçbir yerde uzun süre kalamayan, hızla sıkılan ve sürekli yeni şeylere atlayan
Ego çocukluğumuzda fiziksel ve duygusal olarak hayatta kalmamızı sağlayan inanç kalıplarımız ile oluşur. Zaman içinde tekrar eden düşünme, hissetme ve tepki verme kalıpları nöral yollar ile beynimizde bir kodlama sistemi haline gelir. Bu sinir yolları tetiklendiğinde, kodlama sistemi devreye girer ve Egomuz tarafından "ele geçiriliriz" ve anında onun kalıplarını kullanarak hisseder, düşünür ve hareket ederiz.

Yeni Sinir Yolları İnşa Etmek
Yeni bir benlik seçimi için zihinsel dayanıklılığın üç temel adımını güçlendirmek gerekir:
Ego’nu farket
Olumsuz bir duyguda 90 saniyeden uzun süre sıkışıp kalıyorsan, egon devrededir. O anda düşüncelerini ve duygularının “egonun sesi” olduğunu fark et. Bunu yapabilmek için önce egonun yüzlerini tanıman ve sana söylediği yalanları ve sınırlayıcı inançları çürütmen gerekir.
Kontrolü Ele Al
EGO’n inandığın inanç kalıbını koruyan bir asker gibidir. Ancak hiçbir orduyu bir asker yönetmez. Mutlaka bir kumandan gerekir. Leap.co teknikleriyle egon tarafından ele geçirilen zihninin seni yönetmesine izin vermek yerine kontrolü eline almayı öğren.
Yüksek Benliğini Kullan
Berrak ve sakin bir zihin yapısına ulaştığında yüksek benliğin devreye girer. Kendinin daha iyi versiyonunu yaratmak için içindeki bilge gücünü kullanmayı öğrenirsin.
Ego’nu farket
Görmediğin ya da sana dost gibi davranan bir rakibi yenemezsin. Egonu aşmanın ilk adımı, onun yüzlerini tanımak ve sana fısıldadığı yalanları ile sınırlayıcı inançları açığa çıkarmaktır.
EGO’nu (Ejderhanı) Eğit
Ego ile savaşmaya değil, onu anlamaya davetlisin. STAR Planı bu anlayışı derin bir farkındalığa dönüştürür ve yaşamının her alanında kalıcı bir dönüşüm yaratır.